• Ana sayfa
  • Hak Örgütlerinden Çağrı: “Kuyu Tipi Hapishaneler Kapatılsın”
  • Hakkımızda
  • Home 2
  • İletişim
  • KKTC CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİTÜRKİYE’NİN DE SEÇİMİDİR
  • Künye
  • Örnek sayfa
Cuma, Ekim 17, 2025
DİB | Demokrasi İçin Birlik
No Result
View All Result
  • Siyaset
  • Yerel Platform/Meclisler
  • Emek
    • Ekonomi
  • Çevre
  • Yaşam ve Haklar
    • İnsan Hakları
    • Kültür
    • Çocuk
    • Kadın
  • Dış Haberler
  • DİB Avrupa
  • DİB – NOT
  • DİB Arşiv
  • Yazarlar
  • Siyaset
  • Yerel Platform/Meclisler
  • Emek
    • Ekonomi
  • Çevre
  • Yaşam ve Haklar
    • İnsan Hakları
    • Kültür
    • Çocuk
    • Kadın
  • Dış Haberler
  • DİB Avrupa
  • DİB – NOT
  • DİB Arşiv
  • Yazarlar
No Result
View All Result
Demokrasi İçin Birlik
No Result
View All Result
Home Yazarlar

Nobel’in Machado Tercihi: Geç Faşizmin “Barış”ına Karşı Praksis Olarak Barış

Şebnem Oğuz by Şebnem Oğuz
11 Ekim 2025
A A
0
Nobel’in Machado Tercihi: Geç Faşizmin “Barış”ına Karşı Praksis Olarak Barış

Nobel Barış Ödülü bu yıl Venezuela muhalefetinden María Corina Machado’ya verildi; Machado da ödülü, “davalarına kararlı desteği nedeniyle” Donald Trump’a ithaf etti. Bu tek cümle, günümüz faşizminin “barış”ı nasıl tersyüz ettiğini göstermeye yetiyor. Trumpçı çizgi, savaş ve barışı yeniden tarif ediyor: Savaş yalnızca bombalarla yürütülmüyor; yaptırımlar, finansal abluka, “narko-devlet/terör” etiketleri ve medya anlatılarıyla genişliyor.

Barış ise halkların kendi kaderini tayini değil; “doğru” haminin şemsiyesine girmek anlamına geliyor. Rakip iktidar “kriminal” ilan edilirken, karşısındaki muhalefet “demokrasi vitrini” olarak parlatılıyor; siyasal alan emperyal merkezin çizdiği sınırlar içinde yeniden kuruluyor.

READ ALSO

Hakan Tosun Cinayetinin Anatomisi: Fosil Faşizmin Çıplak Yüzü

UMMADIK TAŞ

Venezuela örneğinde bu mekanizma çıplak. “Narko-devlet” söylemi, petrol jeopolitiği ve finans hegemonyasıyla iç içe ilerleyen bir kriminalizasyon stratejisi sunuyor: Ekonomik kuşatma ve askerî baskı “suçla mücadele” etiketiyle makyajlanıyor. Tam bu anda, yerel muhalefet içinden emperyal çerçeveyle uyumlu figürler seçilip öne çıkarılıyor.

Machado, yalnızca Washington’la değil, İsrail’le de hizalanmaya dönük net mesajlar vermiş bir siyasetçi. İktidara gelmesi hâlinde ilişkileri hızla normalleştirme ve büyükelçiliği Kudüs’e taşıma yönündeki beyanları, Chávez döneminde Gazze nedeniyle koparılan hattın tersine çevrilmesi demek. Latin Amerika sahasında İsrail’le uyum, Washington merkezli güvenlik ve ekonomi blokuna entegrasyon sinyali olarak okunduğunda, Nobel’in parlatması da bu eksen kaymasıyla üst üste biniyor.Fosil kapitalizmi bu tablonun tam merkezinde duruyor.

Venezuela’nın yeraltı zenginliği (petrol) ile dünya pazarındaki dolaşım ağları arasında kurulan bağ, sadece bir enerji meselesi değil, bir birikim rejimi meselesi. Ödülün ekonomi politiği tam burada netleşiyor: “Petrol fiyatı – yaptırım – donanma gösterisi” aslında tek bir baskı kolu. Merkez ülkeler yaptırımlarla sigorta, bankacılık ve deniz taşımacılığını kısıtladığında, Venezuela petrolü pazara çıkamaz hâle gelir.

Taşıma ve finansman pahalanır, fiilen arz daralır, fiyat yükselir; merkezde de hayat pahalılığı artar. Aynı güçler ardından geçici muafiyetler ve istisna lisansları açarak “kim, hangi koşulla petrol alabilir”i belirler. Böylece yalnızca fiyatı değil, petrol gelirinden kimin pay alacağını da sermaye lehine düzenlerler. Zor (filo, güç gösterisi) ile hukuk (yaptırım, finans kuralları) birlikte işlediğinde, çevre ekonomiler itaate zorlanır; içerideki muhalefet de bu düzene rıza üretmeye itilmiş olur.

Bu, fosil kapitalizmin kriz çağındaki temel tekniğidir: “barış”, emekçi sınıfların maddi güvenliği değil, karbon temelli değerlenmenin sürekliliği üzerinden tanımlanır.Bugünün “yeşil dönüşüm” dili dahi, çoğu kez fosil kapitalizminin yeniden düzenlenmesi anlamına geliyor: bir yandan çevre söylemi yükseltilirken, öte yandan yaptırım ve lisans mimarileriyle fosil akışların kime, hangi şartlarda değer kazandıracağı belirleniyor.

Venezuela gibi ülkeler, ya “narko-devlet” yaftasıyla dışlanıp boğuluyor ya da “uyum” şablonları üzerinden fosil zincire farklı bir halka olarak yeniden eklemleniyor. Kısacası, barış/çevre retoriği çoğu kez karbon düzeninin siyasal mühendisliği ile iç içe geçiyor.Latin Amerika solunun meseleye bakışı iki ana hatta ayrılıyor; ortak payda ise berrak.

Bir hat, anti-emperyalizm ve halk egemenliği vurgusuyla, darbelerden borç krizlerine ve yapısal uyum programlarına uzanan hafızanın öğrettiği kuşkuyu diri tutuyor; “barış”ı yaptırımın inceltilmiş hâli değil, emek hakları, kamusal yatırım, gıda-enerji egemenliği ve demokratik katılımın genişlemesi olarak tanımlıyor. Diğer hat, otoriterleşme ve yolsuzluğa karşı ilkeli bir konumu savunuyor; seçim güvenliği, keyfî tutuklamalar, şiddet ve yoksullaşmayı eleştirirken, bu eleştiriyi dışarıdan dayatılan şablonlarla uzlaşmaya indirgemiyor. Bu çerçevede ödülü kınayanlar, kararın barışı değil; yaptırım merkezli güvenlik mimarisini, ABD-İsrail’le uyumlu ekseni ve fosil kapitalizminin bölgesel tahkimini meşrulaştırdığını belirtiyor.

Venezuela toplumunun demokratik nefes alma arzusunun görünür kılınmasını önemli bulanlar bile, bu arzunun Trumpçı çizgiye tercüme edilmesine itiraz ediyor; “barış”ın emperyal güvenlik–enerji blokuna rıza cümlesine indirgenmesine karşı çıkıyor.

Nobel Barış Ödülü, tarihsel olarak halkların en radikal özgürleşme mücadelelerini değil, sistemle uyumlu figürleri onurlandırdı; Machado dosyası bu geleneğin geç faşizme uyarlanmış halkasıdır.

“Barış” söylemi, savaş araçlarının ideolojik tamamlayıcısı hâline gelirken, ödül vitrini fosil kapitalizminin ve güvenlik mimarisinin meşrulaştırıcı yüzü oluyor.Buradan çıkış, barışı toplumsal yeniden üretimin maddi koşullarıyla—geçim, barınma, sağlık, eğitim ve temel hizmetlerle—ilişkilendirmekten geçer. Bu koşulları piyasadan çekip hak olarak kurmayı; aynı zamanda anti-kapitalist, anti-emperyalist ve anti-faşist hattı birleşik bir stratejide toplamayı gerektirir.

Zira Marx’ın işaret ettiği gibi, yanlış bilince karşı “doğru bilinç” yeterli değildir; dönüştürücü praksis gerekir. Dolayısıyla “barış”ı emperyalistlerin dilinden kurtarmak istiyorsak soyut çağrılar değil, somut talepler ve örgütlü eylem hattı yükseltmeliyiz. Hikâyeyi değiştirmek, barışın sözlüğünü anti-kapitalist hat üzerinden yeniden yazmayı gerektirir.

Tags: barışnobelŞebnem Oğuz
ShareTweet
Şebnem Oğuz

Şebnem Oğuz

Siyaset bilimi alanında lisans ve yüksek lisans eğitimini ODTÜ’de, doktora eğitimini ise Kanada’da York Üniversitesi'nde tamamladı. Farklı üniversitelerde çalıştıktan sonra 2022 yılında emekli oldu. Halen günümüz faşizmi, Türkiye’deki rejim dönüşümü ve solun stratejileri üzerine çalışmalarını sürdürmektedir. Ankara Dayanışma Akademisi ve Socialist Register yayın kurulu üyesidir.

Related Posts

Hakan Tosun Cinayetinin Anatomisi: Fosil Faşizmin Çıplak Yüzü
Yazarlar

Hakan Tosun Cinayetinin Anatomisi: Fosil Faşizmin Çıplak Yüzü

17 Ekim 2025
UMMADIK TAŞ
Yazarlar

UMMADIK TAŞ

13 Ekim 2025
Bir Şempanzeye İsim Vermek: Bilimde Kadın Deneyimi ve Görünmezliğin Anatomisi
Yazarlar Slider

Bir Şempanzeye İsim Vermek: Bilimde Kadın Deneyimi ve Görünmezliğin Anatomisi

7 Ekim 2025
AĞLANACAK HÂLİMİZE GÜLMEK
Yazarlar

AĞLANACAK HÂLİMİZE GÜLMEK

6 Ekim 2025
ÇOK DAYAK ARSIZ EDER!
Yazarlar Slider

ÇOK DAYAK ARSIZ EDER!

1 Ekim 2025
Muğla Mitingi’nin Anlattıkları
Yazarlar Slider

Muğla Mitingi’nin Anlattıkları

1 Ekim 2025
Next Post
Divriği Kültür Derneği’nden Madenci İşten Çıkarmalarına Tepki: “Emekçilerin Onuru Satılık Değil!”

Divriği Kültür Derneği’nden Madenci İşten Çıkarmalarına Tepki: “Emekçilerin Onuru Satılık Değil!”

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

POPULAR NEWS

Geç Faşizme Karşı Bir Anlamlandırma Yöntemi Önerisi: Konjonktürel Analiz

Geç Faşizme Karşı Bir Anlamlandırma Yöntemi Önerisi: Konjonktürel Analiz

21 Eylül 2025
REJİM TÜRKİYE’Yİ SON HESAPLAŞMAYA ZORLUYOR

REJİM TÜRKİYE’Yİ SON HESAPLAŞMAYA ZORLUYOR

6 Eylül 2025
Muğla Mitingi’nin Anlattıkları

Muğla Mitingi’nin Anlattıkları

1 Ekim 2025
Savaşın Yeni Yüzü: Kodlar, Algoritmalar ve Görünmez Tahakküm

Savaşın Yeni Yüzü: Kodlar, Algoritmalar ve Görünmez Tahakküm

21 Eylül 2025
Bir Şempanzeye İsim Vermek: Bilimde Kadın Deneyimi ve Görünmezliğin Anatomisi

Bir Şempanzeye İsim Vermek: Bilimde Kadın Deneyimi ve Görünmezliğin Anatomisi

7 Ekim 2025

EDITOR'S PICK

Ankara Tabip Odası’ndan kırtasiye ürünleri uyarısı: “Fitalat ve ağır metaller ciddi sağlık riskleri taşıyor”

Ankara Tabip Odası’ndan kırtasiye ürünleri uyarısı: “Fitalat ve ağır metaller ciddi sağlık riskleri taşıyor”

27 Ağustos 2025
Demokrasi İçin Birlik Manifestosu

Demokrasi İçin Birlik Manifestosu

19 Ağustos 2025
Ülkedeki demokratik muhalefetin birlik ve mücadele sorunlarına dair görüş ve öneriler

Ülkedeki demokratik muhalefetin birlik ve mücadele sorunlarına dair görüş ve öneriler

22 Ağustos 2025
Sevda Karaca’dan Filistin Tezkeresi Tepkisi: “Hamasetten Öteye Gitmez”

Sevda Karaca’dan Filistin Tezkeresi Tepkisi: “Hamasetten Öteye Gitmez”

31 Ağustos 2025

DİB Hakkında

  • Hakkımızda
  • Künye
  • İletişim

Kategoriler

  • Çevre
  • Çocuk
  • DİB – NOT
  • DİB Arşiv
  • DİB Avrupa
  • Dış Haberler
  • Emek
  • İnsan Hakları
  • Kadın
  • Manşetler
  • Siyaset
  • Yaşam ve Haklar
  • Yazarlar
  • Yazarlar Slider
  • Yerel Platform/Meclisler
  • Hakkımızda
  • Künye
  • İletişim

© 2025 DİB / Demokrasi İçin Birlik Bütün Hakları Saklıdır

No Result
View All Result
  • Siyaset
  • Yerel Platform/Meclisler
  • Emek
    • Ekonomi
  • Çevre
  • Yaşam ve Haklar
    • İnsan Hakları
    • Kültür
    • Çocuk
    • Kadın
  • Dış Haberler
  • DİB Avrupa
  • DİB – NOT
  • DİB Arşiv
  • Yazarlar

© 2025 DİB / Demokrasi İçin Birlik Bütün Hakları Saklıdır