• Ana sayfa
  • Hak Örgütlerinden Çağrı: “Kuyu Tipi Hapishaneler Kapatılsın”
  • Hakkımızda
  • Home 2
  • İletişim
  • KKTC CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİTÜRKİYE’NİN DE SEÇİMİDİR
  • Künye
  • Örnek sayfa
Salı, Ekim 21, 2025
DİB | Demokrasi İçin Birlik
No Result
View All Result
  • Siyaset
  • Yerel Platform/Meclisler
  • Emek
    • Ekonomi
  • Çevre
  • Yaşam ve Haklar
    • İnsan Hakları
    • Kültür
    • Çocuk
    • Kadın
  • Dış Haberler
  • DİB Avrupa
  • DİB – NOT
  • DİB Arşiv
  • Yazarlar
  • Siyaset
  • Yerel Platform/Meclisler
  • Emek
    • Ekonomi
  • Çevre
  • Yaşam ve Haklar
    • İnsan Hakları
    • Kültür
    • Çocuk
    • Kadın
  • Dış Haberler
  • DİB Avrupa
  • DİB – NOT
  • DİB Arşiv
  • Yazarlar
No Result
View All Result
Demokrasi İçin Birlik
No Result
View All Result
Home Yazarlar

Hakan Tosun Cinayetinin Anatomisi: Fosil Faşizminin Çıplak Yüzü

Şebnem Oğuz by Şebnem Oğuz
17 Ekim 2025
A A
0
Hakan Tosun Cinayetinin Anatomisi: Fosil Faşizminin Çıplak Yüzü

Hakan Tosun, İstanbul’un kalabalık bir sokağında motosikletli saldırganlar tarafından dövülerek öldürüldü. Tosun yalnızca bir gazeteci değil, aynı zamanda doğa hakları savunucusuydu; beton projelerine, ekolojik yıkıma ve rant düzenine karşı haberler yapıyordu. Bu nedenle onun ölümü tesadüf değil, politiktir. Ancak burada politik olanı tarif ederken yalnızca sermayenin çıkarlarına bakmak yetmez; bu cinayet aynı zamanda fosil faşizminin Türkiye’deki tezahürüdür.

Bu durumu anlamak için Türkiye’de ekoloji hareketlerinde hangi kavramların öne çıkarıldığına ve hangilerinden kaçınıldığına bakmak gerekiyor. Son yıllarda literatürde en sık kullanılan kavramlardan biri “ekstraktivizm” oldu. Madenlerin, enerji projelerinin ve mega inşaatların doğa ve toplum üzerindeki yıkıcı etkilerini açıklamak için işlevsel görüldü. Ancak çoğunlukla faşizmle ilişkilendirilmedi. Oysa bu projeleri şiddet ve otoriterlikle tahkim eden rejimi adlandırmak için başka bir kavram gerekiyor. İşte fosil faşizmi, ekstraktivizmin yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda siyasal bir şiddet rejimi olduğunu açığa çıkarıyor.

READ ALSO

FAŞİZMDEN KORKMA, GEÇ KALMAKTAN KORK!

UMMADIK TAŞ

Fosil Faşizmi: Sermaye ve Şiddet İttifakı

Andreas Malm ve Zetkin Kolektifi’nin Beyaz Deri, Siyah Petrol: Fosil Faşizminin Tehdidi Üzerine (2021) kitabında kavramsallaştırdığı biçimiyle fosil faşizmi, fosil yakıtlara dayalı sermaye birikimi ile günümüz faşist siyasetlerinin iç içe geçtiği yapıdır. Petrol, kömür, doğalgaz, beton ve mega inşaat yalnızca ekonomik kalkınma araçları değil; aynı zamanda aşırı sağcı iktidarların meşruiyetini pekiştiren ve toplumu disipline eden mekanizmalardır. Yazarlar, “tam da emisyonların hızla azaltılması gereken bir dönemde devlet aygıtlarının iklim inkârcısı partiler ve beyaz tenli profesyonel başkanlar tarafından ele geçirilmesine” dikkat çeker.

Faşist iktidarların doğayı fethedilecek bir alan olarak kurgulaması iki savaş arası dönemde de görülüyordu. Mussolini bataklıkları kurutmayı ulusal yeniden doğuşun sembolü haline getirirken, Nazi Almanyası otobanları ırksal kudretin göstergesi olarak sunuyordu. Doğa, hem ulusun gücünün vitrini hem de işçi sınıfının rejime entegre edilmesinin sembolik bir aracıydı. Bugün de benzer bir mantık işliyor. Kanal İstanbul, kömürlü termik santraller, madenler, barajlar ve otoyollar yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda siyasal projeler. Bunlar hem faşist iktidarların kendi tabanını oluşturan sermaye kesimlerine kaynak aktardığı, hem de halktan “ulusal gurur” devşirmeye çalıştığı araçlar olarak işlev görüyor.

Ancak günümüz faşizminde belirleyici bir fark ortaya çıkıyor. Klasik faşizm, bir eksik tüketim krizi olan 1929 buhranına tepki olarak şekillenmişti; geç faşizm ise sermayenin değerlenme kriziyle açığa çıkan 2008 sonrasına verilen bir yanıttır. Bu nedenle doğanın yıkımı doğrudan sermaye birikiminin motoru haline gelmiştir. Başka bir deyişle, klasik faşizmde “nihai fetih” ütopyası varken; geç faşizmde yıkım bir birikim mekanizması olarak öne çıkar. Fosil faşizm de bu mantığın enerji rejimini ve ekolojik boyutunu temsil eder.

Fosil Faşizminin Şiddeti

Fosil faşizmi yalnızca doğayı değil, doğa savunucularını da hedef alıyor. Bu şiddetin Türkiye’de sayısız örneği var: Metin Lokumcu, 2011’de Hopa’da HES protestosunda polisin attığı gaz sonucu yaşamını yitirdi. Cerattepe’de maden direnişi binlerce jandarmayla bastırıldı. Kazdağları ve İkizdere’de köylüler şiddet ve gözaltılarla susturuldu. Şirket çıkarları devletin zor aygıtlarıyla birleşti; gazeteciler ve köylüler “milli kalkınmaya karşı” ilan edilerek şiddete açık hale getirildi. Hakan Tosun da tam bu nedenle öldürüldü.

Bu tablo yalnızca Türkiye’ye özgü değil. Honduras’ta Berta Cáceres, hidroelektrik barajına karşı çıktığı için 2016’da öldürüldü. Brezilya’da Dom Phillips ve Bruno Pereira, 2022’de Amazon’daki yasa dışı madenciliği araştırırken katledildiler. Filipinler’de çevre aktivistleri dünyanın en çok öldürülen toplumsal kesimlerinden biri haline geldi. Kolombiya ve Meksika’da yerli halklar topraklarını savundukları için paramiliter cinayetlerle susturuluyor. Bu ölümlerin neredeyse tamamı fosil ve madencilik projelerine karşı çıkan insanlardı. Bu tablo bize fosil faşizminin yalnızca ekolojik değil, aynı zamanda siyasal bir mesele olduğunu gösteriyor.

Tam da bu noktada Beyaz Deri, Siyah Petrol’ün en sarsıcı tespitlerinden biri, fosil sermaye ile ırkçılığın iç içeliğidir. Aşırı sağ, iklim krizini inkâr ederken göçmen karşıtlığını merkezine alıyor. İklim göçleri “ulusal güvenliğe tehdit” ilan ediliyor; sınırlar “ekolojinin en iyi müttefiki” gibi sunuluyor. Bu mantık, fosil yakıtı “ulusal rezerv” olarak kutsarken; güneş ve rüzgâr gibi yenilenebilir kaynakları “ulusun kontrol edemeyeceği, sınır aşan akışlar” olarak değersizleştiriyor. Fosil enerji böylece yalnızca bir kaynak değil, ulusal üstünlüğün sembolü haline geliyor.

Yazarların ifadesiyle, “aşırı sağın iklim inkârı, fosil sermayeye işlerini olağan şekilde sürdürmesi için ideolojik bir sis perdesi sunuyor.” Bu sis perdesinin ardında ise Hakan Tosun’un ölümü gibi vakalar, fosil faşizminin çıplak yüzünü açığa çıkarıyor. Dolayısıyla bu cinayet bize şunu hatırlatıyor: Onun izini taşıyacak iklim adaleti mücadelesi, yalnızca “ekstraktivizme” değil, bizzat faşizme karşı verilen mücadelenin ayrılmaz bir parçasıdır.

Tags: Hakan TosunŞebnem Oğuz
ShareTweet
Şebnem Oğuz

Şebnem Oğuz

Siyaset bilimi alanında lisans ve yüksek lisans eğitimini ODTÜ’de, doktora eğitimini ise Kanada’da York Üniversitesi'nde tamamladı. Farklı üniversitelerde çalıştıktan sonra 2022 yılında emekli oldu. Halen günümüz faşizmi, Türkiye’deki rejim dönüşümü ve solun stratejileri üzerine çalışmalarını sürdürmektedir. Ankara Dayanışma Akademisi ve Socialist Register yayın kurulu üyesidir.

Related Posts

FAŞİZMDEN KORKMA, GEÇ KALMAKTAN KORK!
Yazarlar

FAŞİZMDEN KORKMA, GEÇ KALMAKTAN KORK!

20 Ekim 2025
UMMADIK TAŞ
Yazarlar

UMMADIK TAŞ

13 Ekim 2025
Nobel’in Machado Tercihi: Geç Faşizmin “Barış”ına Karşı Praksis Olarak Barış
Yazarlar

Nobel’in Machado Tercihi: Geç Faşizmin “Barış”ına Karşı Praksis Olarak Barış

11 Ekim 2025
Bir Şempanzeye İsim Vermek: Bilimde Kadın Deneyimi ve Görünmezliğin Anatomisi
Yazarlar Slider

Bir Şempanzeye İsim Vermek: Bilimde Kadın Deneyimi ve Görünmezliğin Anatomisi

7 Ekim 2025
AĞLANACAK HÂLİMİZE GÜLMEK
Yazarlar

AĞLANACAK HÂLİMİZE GÜLMEK

6 Ekim 2025
ÇOK DAYAK ARSIZ EDER!
Yazarlar Slider

ÇOK DAYAK ARSIZ EDER!

1 Ekim 2025
Next Post
Gezi Parkı ‘Ticari İşletme’ Olarak İhaleye Çıkıyor!

Gezi Parkı ‘Ticari İşletme’ Olarak İhaleye Çıkıyor!

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

POPULAR NEWS

Geç Faşizme Karşı Bir Anlamlandırma Yöntemi Önerisi: Konjonktürel Analiz

Geç Faşizme Karşı Bir Anlamlandırma Yöntemi Önerisi: Konjonktürel Analiz

21 Eylül 2025
REJİM TÜRKİYE’Yİ SON HESAPLAŞMAYA ZORLUYOR

REJİM TÜRKİYE’Yİ SON HESAPLAŞMAYA ZORLUYOR

6 Eylül 2025
Muğla Mitingi’nin Anlattıkları

Muğla Mitingi’nin Anlattıkları

1 Ekim 2025
Savaşın Yeni Yüzü: Kodlar, Algoritmalar ve Görünmez Tahakküm

Savaşın Yeni Yüzü: Kodlar, Algoritmalar ve Görünmez Tahakküm

21 Eylül 2025
Bir Şempanzeye İsim Vermek: Bilimde Kadın Deneyimi ve Görünmezliğin Anatomisi

Bir Şempanzeye İsim Vermek: Bilimde Kadın Deneyimi ve Görünmezliğin Anatomisi

7 Ekim 2025

EDITOR'S PICK

FAŞİZMDEN KORKMA, GEÇ KALMAKTAN KORK!

FAŞİZMDEN KORKMA, GEÇ KALMAKTAN KORK!

20 Ekim 2025
Kadınlar Boşansa da Şiddet Bitmiyor! TÜİK Verileri Kadınların Hayatlarının Her Döneminde Şiddete Maruz Kaldığını Ortaya Koydu

Kadınlar Boşansa da Şiddet Bitmiyor! TÜİK Verileri Kadınların Hayatlarının Her Döneminde Şiddete Maruz Kaldığını Ortaya Koydu

8 Ekim 2025
Dikili’de 1 Eylül Barış Buluşması! Zeytin Dalı Denize Bırakıldı: “Savaş Öldürür, Barış Yaşatır”

Dikili’de 1 Eylül Barış Buluşması! Zeytin Dalı Denize Bırakıldı: “Savaş Öldürür, Barış Yaşatır”

3 Eylül 2025
DİB Avrupa Girişimi ve SP`nin (İsviçre Sosyal Demokrat Partisi) İlk Buluşması

DİB Avrupa Girişimi ve SP`nin (İsviçre Sosyal Demokrat Partisi) İlk Buluşması

3 Eylül 2025

DİB Hakkında

  • Hakkımızda
  • Künye
  • İletişim

Kategoriler

  • Çevre
  • Çocuk
  • DİB – NOT
  • DİB Arşiv
  • DİB Avrupa
  • Dış Haberler
  • Emek
  • İnsan Hakları
  • Kadın
  • Manşetler
  • Siyaset
  • Yaşam ve Haklar
  • Yazarlar
  • Yazarlar Slider
  • Yerel Platform/Meclisler
  • Hakkımızda
  • Künye
  • İletişim

© 2025 DİB / Demokrasi İçin Birlik Bütün Hakları Saklıdır

No Result
View All Result
  • Siyaset
  • Yerel Platform/Meclisler
  • Emek
    • Ekonomi
  • Çevre
  • Yaşam ve Haklar
    • İnsan Hakları
    • Kültür
    • Çocuk
    • Kadın
  • Dış Haberler
  • DİB Avrupa
  • DİB – NOT
  • DİB Arşiv
  • Yazarlar

© 2025 DİB / Demokrasi İçin Birlik Bütün Hakları Saklıdır