11. Yargı Paketi’nin TBMM’ye sunulmasıyla birlikte, paket içeriği özellikle kadın ve çocuk örgütlerinin sert tepkisini çekti. EŞİK – Eşitlik İçin Kadın Platformu, hazırladığı kapsamlı açıklamada paketin mevcut haliyle kadınlara ve çocuklara yönelik şiddet faillerini de kapsayan bir af düzenlemesi anlamına geldiğini belirterek, “Böyle bir düzenlemenin toplumsal şiddeti artıracağı açık. Bu af kabul edilemez” dedi.
Paketin 3 Aralık 2025’te Adalet Komisyonu’nda görüşülmesi, ardından Aralık ayının son haftasında Genel Kurul’a gelmesi planlanıyor. İlk taslakta yer alan ve “biyolojik cinsiyete aykırı hareket”, “genel ahlak” gibi muğlak ifadelerle LGBTİ+ varoluşunu suç haline getiren, çocukların yetişkin gibi yargılanmasının önünü açan düzenlemelerin tepkiler üzerine metinden çıkarıldığı hatırlatıldı. Ancak EŞİK, bu maddelerin ileride yeniden gündeme getirilebileceğine dikkat çekiyor.
Platform, paketin af niteliğindeki hükümlerinin yalnızca “hükümlüleri değil, yargılaması süren ve ileride hüküm giyecek kişileri de kapsayacağını” belirtiyor. Buna göre 31 Temmuz 2023 öncesinde işlenen, anayasal düzene karşı suçlar ve terör suçları dışındaki tüm suçlarda infaz indirimi getiriliyor. Böyle bir düzenlemenin, kamuoyunda derin yaralar açmış kadın cinayetleri, çocuk cinayetleri, ağır cinsel saldırı vakaları, depremle ilgili davalar ve Ankara Gar saldırısı gibi dosyaların faillerinin de serbest kalmasının önünü açacağı ifade ediliyor.
EŞİK’in açıklamasında, buna karşılık anayasal haklarını kullandığı için hakkında soruşturma açılan kadınlar ve LGBTİ+’ların yargılanmaya devam ettiği vurgulandı. 11. Yargı Paketi’ni protesto edenlere yönelik soruşturmalar ile 2024’teki 25 Kasım yürüyüşüne katıldıkları için haklarında dava açılan 168 kişi buna örnek olarak gösterildi.
Platform, pakette COVID-19 izninin genişletilmesinin şiddet faillerine fiili bir af anlamına geleceğini belirtti. Kadın örgütlerinin uzun zamandır dile getirdiği temel sorunun “cezaların azlığı değil, infazın uygulanmaması, zincirleme aflarla gerçek suçlulara cezasızlık sağlanması ve cinsiyetçi yargı pratikleri” olduğu vurgulandı. EŞİK’e göre hükümet bir yandan cezaları artırıyor gibi görünürken, infazı etkisizleştiren düzenlemelerle toplumu yeniden şiddet riskiyle karşı karşıya bırakıyor.
Açıklamada, böylesi kapsamlı bir af düşünülürken devletin kadınları ve çocukları korumaya dönük hiçbir risk değerlendirmesi hazırlamadığına dikkat çekildi. Serbest bırakılacak hükümlülerden kaynaklanacak tehlikeye karşı Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve diğer kurumların hangi tedbirleri alacağı belirsizliğini koruyor. EŞİK, bu suçların tekrarından doğrudan siyasi iktidarın sorumlu olacağını söyledi.
Platform ayrıca devletin mağdurları bilgilendirme yükümlülüğünü hatırlattı. İstanbul Sözleşmesi, 63 No’lu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ve Adalet Bakanlığı genelgelerine göre fail serbest kaldığında mağdura derhal haber verilmesi gerekirken bu yükümlülüğün çoğu zaman yerine getirilmediği, bunun da kadınları ve ailelerini savunmasız bıraktığı ifade edildi.
EŞİK, affın toplumsal sonuçlarına işaret ederek, gizli ya da açık tüm afların kadınlara, çocuklara ve topluma yönelik suçların artışında etkili olduğunu, potansiyel failleri cesaretlendirdiğini ve mağdurları yeniden adaletsizlikle karşı karşıya bıraktığını belirtti. Kadın cinayetleri, çocuk istismarı, uyuşturucu suçları gibi ciddi suçlardan hükümlü kişilerin serbest bırakılmasına karşın, düşünce açıklamaları nedeniyle hapiste olanların içeride tutulmaya devam etmesi “adaletin çarpıtılması” olarak nitelendirildi.
EŞİK Platformu tüm siyasi partilere çağrı yaparak, popülist af politikalarının şiddetle mücadelenin yöntemi olamayacağını ve çözümün “yasaların değiştirilmesinde değil, mevcut yasaların etkin biçimde uygulanmasında” olduğunu vurguladı. Platform, merkezi yönetimi ve yerel yönetimleri “Şiddetsiz Evler, Sokaklar, Okullar ve İş Yerleri İçin Atılması Gereken Acil ve Zorunlu Adımlar” başlıklı politika belgesindeki önerileri hayata geçirmeye davet etti.
Paketin diğer bölümleri de temel haklara yönelik yeni riskler barındırıyor. Ulaşım araçlarına ilişkin TCK 223’te yapılacak değişiklikle “cebir veya tehdit” şartının kaldırılmasının, barışçıl gösterilerin kriminalize edilmesi için yeni bir gerekçe yaratacağı ifade ediliyor. Akıl hastalarına ilişkin düzenlemede ise, tam akıl hastalığı yaşayanların kurumda tutulma süresine alt sınır getirilmesi ve kısmi akıl hastalarında cezanın yanında güvenlik tedbiri uygulanması, insan hakları örgütlerinin tepkisini çekiyor. İnternet düzenlemelerinde ise BTK’ya verilen yetkilerin genişletilmesi ve 24 saat içinde erişim engeli kararı verilebilmesi, Anayasa Mahkemesi’nin daha önce iptal ettiği maddelerdeki ifade özgürlüğü ihlallerini yeniden üretme riski taşıyor.
Açıklamanın tam metni: https://esikplatform.net/kategori/11-yargi-paketi-basin-aciklamalari/74685/kadinlara-cocuklara-topluma-siddeti-artiracak-yeni-aflar-kabul-edilemez

















